80. Kuyruk ol, sakın baş olma.
( آن ذنبا ولا تكن رأسا )
Bu sözün aslı yoktur.
Es-Sehâvî168[168] bu sözün İbrâhim b. Edhem’e ait olduğunu ve bu sözü bazı arkadaşlarına tavsiye ettiğini ifâde eder.
81. Her kim müslümanların işiyle ilgilenmez ise, onlardan değildir....169[169]
( من لم يهتم بأمر المسلمين، فليس منهم )
Bu hadis zayıftır.
Râvilerinden olan Abdullâh b. Ebî Cafer ve babası zayıftırlar. Hadis değişik lafızlarla da gelmiştir, ancak senedleri ya uydurma ya da çok zayıftır.
82. Dâvud Aleyhisselâm’ın günahı bakmaktı.170[170]
( آان خطيئة داود عليه السلام النظر )
Bu hadis uydurmadır.
İbn Salâh Müşkil el-Vasît’te bu hadisîn aslının olmadığını belirtir. Bu hükme ez-Zerkeşi, es-Suyutî ve İbn Arrak’ta katılır.
Dâvud (a.s.)’ın bir askerin ailesine bakarak fitneye düşmesi rivâyeti meşhur olup, Peygamberlerin kıssaları ile ilgili kitablar ve bazı tefsir kitablarına girmiştir. Aklı başında olan bir müslüman bu kıssanın bâtıl olduğunda şüpheye düşmez. Çünkü bu kıssada o kadınla evlenmek için kocasını öldürme girişimi gibi Peygamberlerin (aleyhimus-selâm) makamlarına yakışmayan işlerin bir Peygambere atfedilmesi vardır. Daha uzunca gelen başka bir rivâyette; (Nebî olan Dâvud Aleyhisselâm kadına bakıp ona meyledince ...)171[171] Peygamber (s.a.s.)’e ref edilen bu bâtıl rivâyeti, el-Kurtubî172[172] tefsirinde zikrederek bâtıl olduğunu söyler. Aynı şekilde İbn Kesîr’de173[173] senedinin sahih olmadığını beyan eder. Bu rivâyet, peygamberlerin masum olduklarına inanmayan Ehlî Kitab’ın naklettiği İsrailiyattan olduğu anlaşılmaktadır. Tenbîh: İbn Ebî Hâtim’in tefsirine bu gibi bâtıl rivâyetleri alması, onun kitabının başında zikrettiği; « kendisinin seneden ve metnen en sahih haberleri tahriç etmeye dikkat ettiğine » dair sözü, genel manada değildir.
83. Nasılsanız öyle idare edilirsiniz. 174[174]
( آما تكونوا يولى عليكم )
Bu hadis zayıftır.
el-Hâfız b. Hacer şöyle der: « Rivâyetin isnadında el-Mubârek b. Fadâle adlı râviye kadar ki diğer râviler bilinmemektedir. »175[175]
Ayrıca hadisin manası da mutlak olarak doğru değildir. Târîh’in bizlere aktardığına göre; sâlih olmayan bir idareci ardından sâlih bir idâreci başa geçmiştir, halk ise aynı halktır değişmemiştir.
84. Kimin çocuğu olurda, sağ kulağına ezan okur, sol kulağına da kamet getirirse; sıbyanların anasının (şeytanın) ona zararı olmaz.176[176]
( من ولد له مولود، فأذن في أذنه اليمنى، وأقام في أذنه اليسرى ؛لم تضره أم الصبيان )
Bu hadis uydurmadır.
Râvilerinden olan, Yahyâ b. el-Alâ er-Râzî ve Mervân b. Süleyman, hadis uydurmuşlardır.
Bu hadisin uydurma olduğu, zikirler ve virdler hakkında kitab yazan bir kısım ilim ehlinin gözünden kaçmıştır. İmam en-Nevevî (r.h.) rivâyetin zayıflığına işaret dahi etmeden kitabında bu hadisi zikreder. Kitabı şerheden İbn Allân177[177] hadis hakkında susarak senedi hakkında hiç bir şey söylemez! en-Nevevî’den sonra gelen İbn Teymiyye hadisi el-Kelimu’t-Tayyib’te, öğrencisi olan İbn Kayyım da ona tabî olarak el-Vâbil es-Sayyib’te hadisi zikrederler. Ancak her ikisi de rivâyeti yâni zikrolunduğuna göre kelimesi ile başlattıklarından, bu sözle hadisin zayıf olduğuna işaret etmişlerdir. Gerçi bu, o ikisinden hadisin zayıflığına sukût etme mesuliyyetini kaldırsa bile, hadisi kitablarında zikretme mesuliyyetini kaldırmaz. Çünkü onların bu sözlerinde hadisin uydurma olduğuna değil, yalnız zayıf olduğuna işaret vardır. Yoksa öyle olmasaydı hadisi kitablarına almazlardı. Bunu, her ikisinin kitablarına muttali olan herkes anlar. Bu konudaki yanlış anlaşılma gayet açıktır. Çünkü onlardan sonra gelen birisi, o ikisinin bu hükmüne aldanarak; « her ikiside büyük imamlardır, bunda bir beis yoktur, zayıf hadis ile fadâilu’l-a’mâl’da amel edilir » diyebilir. Veya bu hadis, zannınca zayıf olduğundan başka bir zayıf hadis için bunu şahid olarak sayıp hadisi böylece kuvvetlendirir. Bu esnada her iki rivâyetin zayıflığının şiddetli olmaması şartını da unutarak bunu yapabilir.
Bu zikrettiğimiz yanlışa düşen kişiyi örnek verebiliriz; et-Tirmizî zayıf bir senedle Ebî Râfi’den, onun şöyle dediğini rivâyet eder:
( رأیت رسول الله صلى الله عليه وسلم أَذَّنَ في أُذْنِ الحسن بن علي حين ولدته فاطمة بالصلاة )
( Resûlullâh (s.a.s.)’i gördüm Fâtıma, el-Hasen b. Ali’yi doğurunca, kulağına ezan okudu.) et-Tirmizî şöyle der: « Hadis sahihtir, amel bu hadis üzeredir! » Sünen-i şerheden el-Mubârekfurî hadisin senedinin zayıf olduğunu açıkladıktan sonra şöyle der: « Hadis zayıf olmasına rağmen nasıl olurda amel bu hadis üzeredir? Derim ki : Evet, bu hadis zayıftır, ancak el-Hasen b. Ali hadisini, Ebû Ya’lâ ve İbn Sünni’nin rivâyet ettikleri diğer bir hadis destekleyip kuvvetlendirmektedir. »! Düşün, nasıl da zayıf bir hadisi uydurma bir hadis ile kuvvetlendiriyor. Tabi ki bunun sebebi, hadisin uydurma olduğunu bilmeyişinden ve zikrettiğimiz ilim ehlinin bu hükmüne aldanışından dolayıdır. Konuyla ilgili başka bir hadis ise:( أن النبي صلى الله عليه وسلم أَذَّنَ في أُذْنِ الحسن بن علي یوم ولد، وأقام في أذنه اليسرى )
( Peygamber (s.a.s.) el-Hasen b. Ali doğduğu gün kulağına ezan okur, sol kulağına da kâmet getirir.)178[178] Bu hadisin, et-Tirmizî de gelen zayıf hadis için şahid olması imkansızdır. Çünkü bu rivâyetin senedinde, biri yalancı ve biri de metrûk (terkedilmiş) olmak üzere iki râvi vardır.
Ancak tuhaf olan el-Beyhakî ve İbn Kayyım gibi iki büyük alimin hadis hakkında zayıf hükmüyle yetinmeleridir!
85. Ümmetimin bozulduğu bir zamanda, sünnetime kim yapışırsa, ona yüz şehid ecri vardır.179[179]
( من تمسك بسنتي عند فساد أمتي؛ فله أجر مائة شهيد )
Hadis çok zayıftır.
Râvilerinden olan el-Hasen b. Kuteybe hakkında ez-Zehebî « helâk olmuştur » der. ed-Dârekutnî de « hadisi terk edilmiştir » der. Bu râvinin şeyhi olan Abdu’l-Hâlık b. el-Münzir bilinmemektedir. Hadis başka bir lafızlada rivâyet olunmuştur.
86. Ümmetimin bozulduğu bir zamanda, sünnetime yapışanın, bir şehid ecri vardır.180[180]
( المتمسك بسنتي عند فساد أمتي له أجر شهيد )
Hadis zayıftır.
Bu hadislere ihtiyaç bırakmayıp sahih olarak gelen rivâyetin lafzı şöyledir:
( إن من ورائكم أیام الصبر، للمتمسك فيهن یومئذ بما أنتم عليه أجر خمسين منكم، قالوا: یا نبي الله أو منهم؟ قال: ب ل
منكم ) ( Sizden sonra sabredilecek günler vardır, o günlerde sizin üzerinde olduğunuz şeye tutunana, sizin ellinizin ecri (verilir). Sahâbeler: «Ey Allâh’ın Nebîsi, onlardan (ellisininmi)?» derler. O da: «Hayır sizden (ellisinin)» der.)181[181]
87. (Peygamber (s.a.s.) aydınlıkta gördüğü gibi karanlıkta da görürdü)182[182]
( آان يرى في الظلمة آما يرى في الضوء )
Hadis uydurmadır.
Ravilerinden olan Abdullâh b. el-Mugire hakkında el-Ukaylî; « aslı olmayan rivayetlerde bulunur » der. ez-Zehebî bu rivâyetle birlikte onun diğer hadislerini de getirerek; « bunlar uydurmadır » der. Buna rağmen es-Suyûtî hadisi el-Câmi’s-Sagîr de zikreder. Bir de İbn el-Mugire’nin Şeyhi olan el-Muallâ b. Hilâl hakkında muhaddislerin yalancı olduğuna dair ittifakları vardır. Bunu el-Hâfız, et-Takrib de böyle ifade eder.
88. Allâh Resûlu (s.a.s.) ölmeden önce okudu ve yazdı.183[183]
( ما مات رسول الله صلى الله عليه وسلم حتى قرأ وآتب )
Hadis uydurmadır. es-Suyûtî, rivâyeti Zeylu’l-Mevdûat adlı kitabına almıştır.
89. Kişi diğeri için kalkar; ancak Benî Hâşim bundan hariçtir. Çünkü onlar hiç kimse için kalkmazlar.184[184]
( يقوم الرجل للرجل؛ إلا بني هاشم؛ فإنهم لا يقومون لأحد )
Hadis uydurmadır.
Ravilerinden olan Cafer b. ez-Zübeyr hakkında Şu’be şöyle der: « Allâh Resûlu (s.a.s.)’in üzerine dörtyüz hadis uydurmuştur. » Bu hadisin uydurulmuş olduğuna bir başka delil de hadisin; sahabenin Peygamber (s.a.s.)’le olan adetine ters düşmesidir. O (s.a.s.) Benî Hâşim’in seyyididir. Buna rağmen onun bundan hoşlanmadığını bildiklerinden, sahabe onun için ayağa kakmazdı. En hayırlı yol Muhammed (s.a.s.)’in yoludur. Bu rivâyet aynı zamanda aşağıdaki zayıf hadise de muhaliftir:
90. Birbirinizi tazim eder şekilde acemlerin birbirlerine kalktığı gibi sizde kalkmayın.185[185]
( لا تقوموا آما تقوم الأعاجم؛ يُعظِّم بعضهم بعضا)
Bu hadis zayıftır.
Hadisin isnadında iddirab, zaaf ve cehâlet olmak üzere üç illeti vardır.
Ama hadis mâna yönüyle sahihtir. Bu konuda gelen daha açık ve sahih bir hadiste, Enes b. Mâlik (r.a.) şöyle der:
( ما آان شخص في الدنيا أحب إليهم رؤیة من رسول الله صلى الله عليه وسلم، وآانوا لا یقومون له لم ا
یعلمون من آراهيته لذلك )
( Onlar için dünyada Allâh Resûlu (s.a.s.)’den başka, görülmesi daha sevimli bir kişi yoktu. Buna rağmen hoşlanmadığını bildiklerinden onun için ayağı kalkmazlardı. )186[186]
Eğer Nebî (s.a.s.) kendisi için kalkmayı hoş görmüyor ise, öyleyse bu kalkma işi
şeytanın kışkırtmalarından kaynaklanan bir masiyettir. Dolayısıyla kendisi hakkında fitneye düşmesinden korkulan bir kişi için, bunu kerih görmesi daha evlâdır. Buna rağmen bir çok Meşayih ve diğer insanlar bu kalkmayı uygun görmüşlerdir. Sanki bu, dinde meşrû imiş gibi konu hakkında kitab ta yazmışlardır. Hayır, onların dediği gibi değildir. Hatta bazısı bu kalkmayı
قوموا إلى سيدآم ( Efendinize kalkın ) hadisi ile istidlâl ederek mustehâb görür. Onlar mekrûh olan; ihtiram ve saygıdan dolayı kalkma ile, ihtiyaçtan dolayı kalkma; meselâ: karşılanması, bineğinden inmesi için yardım edilmesi gibi, ikisi arasındaki farkı gözden kaçırmışlardır. Bu hadisten murad olan da budur. Buna Ahmed’in rivâyeti delâlet eder: ( Efendinize kalkın ve onu (bineğinden) indirin ) Bu hadisin senedi hasendir. el-Hâfız el-Feth adlı eserinde hadisin senedinin kuvvetli olduğunu söyler. Bu konuda eş-Şeyh el-Kâdi İzzu’d-Din Abdurrahim b. Muhammed el-Kâhiri el- Hanefî’nin Tezkiretu’l-Enâm fi’n-Nehy Ani’l-Kıyâm adlı risalesi de vardır.
91. O kertenkele oğlu kertenkele, lanetli oğlu lanetlidir. Yâni, Mervân b. el-Hakem.187[187]
( هو الوزغ ابن الوزغ، الملعون ابن الملعون ؛ يعني: مروان بن الحكم )
Bu hadis uydurmadır.
el-Hâkim hadisin isnadının sahih olduğunu söyler! Bunu, ez-Zehebî reddederek şöyle der: « Hayır Allâh’a yemin olsun ki, (râvilerinden olan) Minâ’yı, Ebû Hâtim tekzib etmiştir ».
92. Kim zamanının imamını bilmeden ölürse, câhiliyye ölümüyle ölür.
( من مات ولم يعرف إمام زمانه؛ مات ميتة جاهلية )
Hadisin bu lafızla aslı yoktur.
Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye şöyle der: « Allâh’a yemin olsun ki, Allâh Resûlu (s.a.s.) bunu böyle söylememiştir. Bilinen, Müslim’in rivâyet ettiği hadistir: İbn Umer Allâh Resûlu (s.a.s.)’in şöyle söylediğini bildirir:
( من خلع یدا من طاعة؛ لقي الله یوم القيامة ولا حجة له، ومن مات وليس في عنقه بيعة؛ مات ميتة جاهلية )
( Her kim taat’tan elini çekerse, kıyâmet günü Allâh ile delilsiz karşılaşır. Kim de boynunda biat olmadan ölürse câhiliyye ölümüyle ölür.) » Bu konuda Şeyh el-Elbânî şöyle der: « Bu hadisi bazı şii kitablarında gördüğüm gibi Kadiyâniler’in kitablarında da gördüm. Bu hadisi deccalları olan Mirza Gulam Ahmed’e iman etmenin gereğine dair delil getirirler. Bu hadis sahih olsa bile, bunda onların bu zanlarına en ufak bir işâret dahi yoktur. Bu hadisin delalet ettiği mana; müslümanların imam ittihaz ettikleri kimseye biat etmelerinin gereğidir. Müslim de ki hadiste beyan edildiği gibi, hak olan da budur. » Yukarıdaki hadisi, şia alimlerinden olan el-Kuleynî el-Usûl mine’l- Kâfî188[188] adlı kitabına almıştır. Ancak râvileri hakkında kitablarında bir bilgi olmadığı gibi, bizlerin kitablarında da o râviler hakkında bir malumat yoktur. Buna rağmen el-Humeyni Keşfu’l-Esrar adlı kitabında şöyle der: « (yukarıdaki hadise işaret ederek) Şia ve Ehli Sünnet indinde bilinen bir hadis vardır ... »!
93. Ey Ali ! Sen dünya ve Ahirette benim kardeşimsin.189[189]
( يا علي ! أنت أخي في الدنيا والآخرة )
Nebî (s.a.s.) Medineye geldiğinde Sahabelerini birbirleriyle kardeş kılar, Ali (r.a.) gözlerinden yaş akarak gelir; « Ey Allâh’ın Resûlu Ashabını birbirine kardeş yaptın, ama beni başkasıyla kardeş yapmadın » deyince, Resûl (s.a.s.) yukarıdaki sözü söyler.
Hadis uydurmadır.
Ravilerinden olan Cemi b. Umeyr hakkında İbn Hibbân « Rafizidir hadis uydurur» der. İbn Numeyr ise, onun insanların en yalancısı olduğunu söyler. Dolayısıyla Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye şöyle der: « Nebî (s.a.s.)’in Ali ile olan kardeşlik hadisi yalan rivâyetlerdendir. » Buna ez- Zehebî Muhtasar Minhâc es-Sunne190[190] adlı eserinde katılır.
94. Allâh Teâla gece yolculuğuna çıkartıldığımda Ali hakkında bana üç şey vahyetti; Onun müminlerin efendisi olduğu, takva sahiblerinin imamı olduğu ve abdesten dolayı beyaz alâmet taşıyanların da komutanı olduğunu.191[191]
( إن الله تعالى أوحى إلي في علي ثلاثة أشياء ليلة أسري بي؛ أنه سيد المؤمنين، وإمام المتقين، وقائد
الغر المحجلين )
Bu hadis uydurmadır.
Ravilerinden olan Mucaşi b. Amr ve İsâ b. Sevâde en-Nahaî, her ikisi de yalancıdır.
Şeyhu’l-İslâm şöyle der: « Bu hadis, hadis (ilmi) hakkında çok az bilgisi olan bir kişiye göre bile uydurmadır. Masum olan Resûl’a bunun nisbeti helal değildir. Bizler, Müslümanların efendisi, takva sahiblerinin imamı ve abdestten dolayı beyaz alâmet taşıyanların komutanı olarak ancak Peygamberimiz (s.a.s.)’i bilmekteyiz. Lafız mutlak olarak gelmiştir, hadiste « benden sonra » dememiştir.» ez-Zehebî Muhtasaru’l-Minhac192[192] eserinde bu söze katılır.
95. Mushafa bakmak ibâdettir, çocuğun ana ve babasına bakması ibâdettir ve Ali b. Ebî Talib’e bakmak ta ibâdettir.193[193]
( النظر في المصحف عبادة، ونظر الولد إلى الوالدين عبادة، والنظر إلى علي بن أبي طالب عبادة )
Bu hadis uydurmadır.
Râvilerinden olan Muhammed b. Zekeriyya el-Gulâbî hadis uydurmakla bilinmektedir.
96. Ali iyilerin imamı, günahkarlara karşı savaşcı, ona yardım edene yardım olunur, onu terkeden de mağlub olur.194[194]
( علي إمام البررة وقاتل الفجرة منصور من نصره مخذول من خذله )
Bu hadis uydurmadır.
Hakim hadisin isnadının sahih olduğunu söyler! ez-Zehebî’de şu sözüyle onu eleştirir: « Hayır Allâh’a yemin olsun ki uydurmadır. Ahmed b. Abdullâh el-Harrânî yalancıdır, bu kadar geniş ilmine rağmen ne kadar da cahilsin.» İbn Adiy de Ahmed‘in hadis uydurduğunu söyler. el-Hatib de, bu râvinin en münker rivâyeti budur der.
97. Kim benim mescidimde hiç kaçırmadan kırk namaz kılarsa, ona ateşten beraat ve azabtan kurtuluş yazılır. Nifaktan da uzak olur.195[195]
( من صلى في مسجدي أربعين صلاة لا يفوته صلاة؛ آتبت له براءة من النار، ونجاة من العذاب،
وبرىء من النفاق )
Bu hadis münkerdir.
Râvilerinden olan Nubeyt b. Umer ancak bu hadiste bilinir. İbn Hibbân kendine has olan mechulleri tevsîk kaidesine göre bu râviyi es-Sikât196[196] adlı kitabında zikreder. Bu da zaten el-Heysemî’nin el-Mecma’uz- Zevâid197[197] da dayanağıdır. Hadisin akabinde şöyle demiştir: « Ahmed ve et- Taberânî el-Evsat ta rivâyet etmiştir râvileri (sikât) güvenilirdir.»! Benzer hataya el- Münzirî de et-Tergîb’te düşmüştür.
Bu hadisi zayıf kılan bir başka etkende; birbirini takviye eden iki değişik yol ve lafızla gelmesidir. Bu sahih hadisin lafzı şöyledir:
( من صلى لله أربعين یوما في جماعة؛ یدرك التكبيرة الأولى؛ آتبت له براءتان: براءة من النار، وبراءة من
النفاق )
( Kim cemaatla ilk tekbire yetişerek Allâh için kırk gün namaz kılarsa, onun için iki kurtuluş yazılır; ateşten kurtuluş ve nifak’tan kurtuluş )198[198] Hadis bu lafızla yukarıdaki hadisle aynı değildir. Bu daha kuvvetlidir. Dolayısıyla yukarıdaki hadisin zayıflığı ve münkerliği kesinleşmiş olur.
98. Ümmetimin hayırlıları âlimleridir, âlimlerin hayırlıları rahmetli olanlardır. Gerçekten Allâh cahilin bir günahını affetmeden önce âlimin kırk günahını affeder. Rahmetli olan âlim kıyâmet günü gelir, kutub yıldızının aydınlattığı gibi onun nuru aydınlatmış olarak doğu ile batı arasında gidip gelir.199[199]
( خيار أمتي علماؤها، وخيار علمائها رحماؤها، ألا وإن الله يغفر للعالم أربعين ذنبا قبل أن يغفر
للجاهل ذنبا واحدا، ألا وإن العالم الرحيم يجيء يوم القيامة وإن نوره قد أضاء يمشي فيه بين المشرق
والمغرب؛ آما يضيء الكوآب الدري )
Bu rivâyet batıldır.
Râvilerinden olan Muhammed b. İshâk es-Sülemî hakkında ez-Zehebî şöyle der: « Bu kişide cehâlet vardır ve bâtıl bir haberle gelmiştir.»
Ez-Zehebî, el-Askalânî ve es-Suyûtî gibi üç hafız bu hadisin batıllığı üzerine ittifak etmişlerdir. Buna rağmen es-Suyutî kendisi ile çelişerek rivâyeti el-Camiu’s- Sagir’adlı eserine almıştır!
99. Kur’an taşıyıçısı (hafızı) İslâm bayrağının taşıyıcısıdır, kim ona ikramda bulunursa, Allâh’a ikrâm etmiştir. Kim de onu aşağılarsa Allâh ona lanet etsin.200[200]
( حامل القرآن حامل راية الإسلام ، من أآرمه ؛ فقد أآرم الله ، ومن أهانه ؛ فعليه لعنة الله )
Bu hadis uydurmadır.
Râvilerinden olan Muhammed b. Yunus el-Kudeymî hakkında es-Suyûtî201[201]« itham olunmuştur » der. Buna rağmen rivâyeti el-Camiu’s-Sagir’e alır! el-Münâvî eserin şerhinde es-Suyûtî’yi tenkid ederek « el-Kudeymî hadis uydurur » der.
DEVAMI>>>